We need universal justice for all crimes against humanity without discrimination…

2 Oct

 There are some pieces in Turkish. They are about demands for justice by the victims suffering from the crimes against humanity by the 1980 junta. There are so many victims demanding justice for the crimes against humanity by the 1980 junta leader General Kenan Evren. Other pieces about victims who complain that ruling party AKP is discriminating against some victims who hold different political views. AKP promised to bring justice to all of the victims of the junta but complainants claim that AKP is discriminating against many victims. We will demonstrate to demand justice for crimes against humanity in all countries especially in my  country Turkey by the 1980 junta and in my co-protesters’ country China by the China Communist Party…Long live humanity…Down with the criminal dictators…

 ————————————————————————————————————

“Kenan Evren’i yargılamayanları teşhir edeceğiz”

Pazartesi, 17 Ocak 2011 15:06

Kenan Evren’i Koruyanları İzleme Komitesi (KEKİK), Beşiktaş Adliyesi önünde yaptığı basın açıklamasıyla, 12 Eylül darbecilerini yargılamayanlardan hesap soracaklarını duyurdu. Komite ilk olarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı’yı ve suç duyuruları hakkında işlem yapmayan, Kenan Evren’i savcılığa ifadeye çağırmayan Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık’ı göreve davet etti.

12 Eylül referandumundan hemen sonra A&G’nin yaptığı bir araştırmaya göre, anayasa değişikliği paketine “Evet” oyu verenlerin %58’i Türkiye’nin özgürleşeceğini düşündükleri için, %42’siyse darbe anayasası değiştirileceği için bu kararı almıştı. “Yetmez ama Evet” kampanyasını örgütleyen yüzlerce aktivistin ve kampanyanın etkinliklerine katılan on binlerce kişinin temel talebi Kenan Evren’den ve 12 Eylül darbecilerinden hesap sormasıydı. Tabandan gelen bu yoğun baskı, hükümetin dahi halktan “Evet” oyu isterken en önemli vaadinin Kenan Evren’in yargılanması olmasını sağlamıştı.

12 Eylül referandumunda “Evet” oyları kazanıp darbecilerin yargılanmasını engelleyen geçici 15. madde kaldırıldıktan sonra, başta “Yetmez ama Evet” kampanyası aktivistleri olmak üzere, Türkiye’nin dört bir yanında binlerce kişi Kenan Evren’in yargılanması için suç duyurusunda bulunmuştu.

Hukuki başvuruların gelişim sürecini takip etmek ve 12 Eylülcülerin yargılanmamasına neden olanları açığa çıkarmak için kurulan Kenan Evren’i Koruyanları İzleme Komitesi (KEKİK), bugün saat 10:30’da Beşiktaş Adliyesi’nin önünde bir basın açıklaması yaptı.

Sanatçı Lale Mansur’un okuduğu basın açıklamasına, Kenan Evren hakkında hazırladığı iddianame nedeniyle meslekten ihraç edilen savcı Sacit Kayasu, sanatçı Zeynep Tanbay, DSİP Genel Başkanı Doğan Tarkan, “Yetmez ama Evet” kampanyası aktivistleri Yıldız Önen, Şenol Karakaş ve Mücteba Kılıç’ın da içlerinde bulunduğu darbe karşıtı aktivistler de katıldı. Açıklamada, Kenan Evren hakkındaki başvuruları kabul eden İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı ve suç duyuruları hakkında işlem yapmayan, Kenan Evren’i savcılığa ifadeye çağırmayan Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık göreve davet edildi.

KEKİK aktivistleri, buradan sonuç çıkmaması durumunda önce Adalet Bakanı’na, daha sonra ise Başbakan’a ve Cumhurbaşkanı’na müracat edeceklerini, bu süreçte Kenan Evren’i yargılamayan herkesi teşhir edeceklerini ilan ettiler.

Beşiktaş Adliyesi önünde okunan basın açıklaması şöyleydi:

“12 Eylül 1980 sabahı saat 03:59’da Türk Silahlı Kuvvetleri bir darbeyle ülke yönetimine el koymuştu. Darbe zeminini hazırlamak için şartların olgunlaşmasını bekleyenler bu darbeyi sinsice planlamıştı. Kozmik odadaki belgenin adı Bayrak Hareket Planı’ydı.

1 Mayıs 1977’de Taksim’de, ardından Maraş ve Çorum’da yapılan katliamlar planın parçalarıydı. Türk-Kürt ayrımcılığı, alevi-sünni çatışması, şeriat-komünizm korkutmaları askeri darbeler tarihinin geleneksel taktik alanlarıydı. Bugün ergenekon davalarında yer alan sarıkız, ayışığı, yakamoz ve en son karşımıza çıkan balyoz gibi planların uygulanmış hali olan, milyonlarca insanın fişlendiği, öldürüldüğü, yaralandığı, işkence edildiği, eziyete maruz bırakıldığı, tutuklandığı, cinsel saldırıya uğradığı 12 Eylül darbesini yapanlar cezasız kalamaz.

Darbeden 30 yıl sonra yapılan referandumda “yetmez ama EVET” dememizin belki en büyük nedeni Kenan Evren ve arkadaşlarının yargılanabilmesini sağlamaktı. Referandumda HAYIR diyenler ve referandumu BOYKOT edenler bizim gibi bir hafta önceden suç duyurusu için imza toplamaya başlamıştı. 13 Eylül sabahı Türkiye’nin her yerinden darbeciler hakkında suç duyurusunda bulunulmuştu. Ama görüyoruz ki ne Kenan Evren savcılığa ifadeye çağırılıyor ne de diğer darbeciler hakkında bir işlem yapılıyor.

Biz henüz başaramadık ama dünyada darbecilerini yargılayan ülkeler var. Arjantin’de 1976 yılında askeri darbe olmuştu. Arjantinliler 30 yıl sonra darbeci askerleri koruyan maddeyi yürürlükten kaldırmıştı. Darbeci devlet başkanı 85 yaşındaki Videla ile dönemin kara kuvvetleri komutanı ve 15 üst düzey asker-polis ömür boyu hapse mahkum edilmişti. Kenan Evren’i koruyanlara Arjantin örneğini hatırlatmak isteriz.

Şimdi biz Kenan Evren’i Koruyanları İzleme Komitesi (KEKİK) olarak suç duyurumuz hakkında işlem yapmayan memurundan amirine, savcısından hakimine, müsteşarından bakanına, başbakanından cumhurbaşkanına kadar herkesi izleyeceğiz. Müracaatımız hakkında işlem yapmayanları adıyla ünvanıyla kamuoyuna duyurup teşhir edeceğiz.

Başvurumuzu kabul eden İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı’yı ve suç duyurumuz hakkında işlem yapmayan, Kenan Evren’i savcılığa ifadeye çağırmayan Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık’ı göreve davet ediyoruz. Aksi takdirde Kenan Evren’i koruduklarına karar verip gerekli işlemlerin yapılması için Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e müracaat edeceğiz. Adalet Bakanı da Kenan Evren’i korursa Başbakan ve sonra Cumhurbaşkanı’na gideceğimizi bildiririz.”

Takipteyiz, Kenan Evren Yargılanacak!

Komite Üyeleri: Adalet Ağaoğlu, Ferda Keskin, Lale Mansur, Sacit Kayasu, Ali Bayramoğlu, Oral Çalışlar, Zeynep Tanbay, Kerem Kabadayı, Mithat Sancar, Leyla İpekçi, Hayko Bağdat, Ferhat Kentel, Doğan Tarkan, Hilal Kaplan, Bekir Berat Özipek, Yıldız Önen, Abdülhamit Kırmızı, Demiray Oral, Cemil Ertem, Roni Margulies, Hıdır Geviş, Cengiz Alğan, Neslihan Demir, Mehmet Altan, Mesut Yeğen, Sezai Temelli, Şenol Karakaş, Fehim Işık, Turgay Oğur, Arife Köse, Ümit Kıvanç, Fethiye Çetin, Mustafa Şentop, Mücteba Kılıç, Emre Aköz, Yıldıray Oğur, Yalçın Ergündoğan, Nagehan Alçı, Ayhan Aktar, Nazlı Ilıcak

 

=====================================================================

08 Nisan 2011 Cuma – 12:21 – Cihan

Kenan Evreni Koruyanları İzleme Komitesi’Nden 12 Eylül Savcısına Mektup

Beyoğlu’nda, Kenan Evreni Koruyanları İzleme Komitesi üyesi grup, 12 Eylül askeri darbesiyle ilgili başlatılan soruşturmayı yürütecek olan savcı Murat Demir’e mektup gönderdi.

Beyoğlu’nda, Kenan Evreni Koruyanları İzleme Komitesi üyesi grup, 12 Eylül askeri darbesiyle ilgili başlatılan soruşturmayı yürütecek olan savcı Murat Demir’e mektup gönderdi. Galatasaray Postanesi önünde toplanan grup adına basın açıklaması yapan sanatçı Lale Mansur, savcı Murat Demir’den ibran önce Kenan Evren’in ifadesini almasını beklediklerini belirterek, “Askerî darbe teşebbüsü yapmaktan sanık kişiler Silivri’de yatarken, askeri darbeyi fiilen yapmış ve bunca masumun kanına girmiş olan Kenan Evren ve arkadaşlarının ifadesini almayı artık geciktirmeyiniz. Bütün Türkiye arkanızdadır.” dedi.

BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, eski savcı Sacit Kayasu, sanatçı Lale Mansur, Zeynep Tanbay ve çeşitli STK temsilcilerinin de aralarında bulunduğu yaklaşık 20 kişilik grup, 12 Eylül darbesini soruşturacak Ankara Cumhuriyet Savcısı Murat Demir’e mektup göndermek için Galatasaray Postanesi önünde toplandı. Ellerinde Kenan Evren’i ters gösteren posterler taşıyan grup adına konuşan Lale Mansur , Murat Demir’e gönderilecek mektubu okudu.

Sayın Savcı, diye söze başlayan Mansur, “Kenan Evren ve arkadaşları 12 Eylül 1980 darbesiyle sayısız miktarda insanlığa karşı suç işledi. Milli Güvenlik Konseyi adlı darbe örgütünü oluşturan beş general; haksız gözaltı, tutuklama, işkence, dışkı yedirme, taciz etme, cinsel saldırıda bulunma, tecavüz etme, cinayet işleme emirleri verdi. Bunu bir plan dahilinde yaptılar. Bugün Balyoz Darbe Planı’nın ilham kaynağı olan Bayrak Harekât Planı’nı hazırladılar. Şartların olgunlaşmasını beklediler. Bu olgunlaşmayı hızlandırmak için fiilen müdahale ettiler. Darbeden sonra gencecik insanları ‘bir sağdan bir soldan’ astılar. Masumların canına tasallut ettiler. Aydınların, emekçilerin, öğrencilerin hayatını kararttılar.” Dedi.

“Bu insanlık dışı uygulamalar, yapanların yanlarına kâr kalamaz” diyen Mansur mektubun devamında şunları dedi: “Mezara gözü açık giden insanların yaşadığı insanlık dışı işkenceleri sırtında bir kambur gibi taşıyanlar, kanunda yazılı cezalara çarptırılmalıdır. İşlediği insanlık dışı suçlar Kenan Evren‘in yanına kâr kalırsa, insanlar acılarıyla baş başa kalır. Vicdanlar buna isyan eder. Bizler, fiilî imkânsızlık nedeniyle 30 yıldır beklettiğimiz şikayet dilekçesini, darbecileri koruma kalkanı kalktıktan sonra bir saniye bile bekletmeden savcılığa verdik.”

Dosyalarını an be an takip ettiklerini, bir gelişme olmayınca toplanıp adliyeye giderek savcıyı göreve davet ettiklerini hatırlatan Mansur, “Olmadı, yine toplandık Adalet Bakanı’nın bir seyler yapmasını istedik, kendisinden söz aldık. Ama bakıyoruz ki, şikâyet dilekçemizi verdiğimiz tarihin üzerinden 7 ay geçmiş, Kenan Evren’in ifadesi hâlâ alınmamış. Kenan Evren hakkındaki bütün dosyaların Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda toplandığını Adalet Bakanı’ndan öğrenmiştik. Dün basında çıkan haberlere göre Ankara Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Ethem Kuriş, Kenan Evren ve darbeci arkadaşları hakkındaki soruşturmaya size atamış. Şimdi sizin Kenan Evren‘in ifadesini almanızı bekliyoruz. Askerî darbe teşebbüsü yapmaktan sanık kişiler Silivri’de yatarken, askerî darbeyi fiilen yapmış ve bunca masumun kanına girmiş olan Kenan Evren ve arkadaşlarının ifadesini almayı artık geciktirmeyiniz. Bütün Türkiye arkanızdadır.” şeklinde konuştu.

Açıklamanın sonunda basın mensuplarının “Kenan Evren‘in fotoğrafını neden ters taşıyorsunuz?” şeklindeki soruya gruptakilerin “Alaşağı edilsin diye” şeklinde cevap verdikleri gözlendi. Grup açıklamanın ardından postaneye girerek savcı Murat Demir’e mektubu gönderdi.

 

===========================================================================

Kenan Evren 31 yıl sonra sanık oluyor

Savcılık o dönemde darbeye zemin hazırlayan birçok bürokratı, askeri ve yöneticiyi de mercek altına aldı.

28.09.2011 – 04:15

 

12 Eylül 1980 askeri darbesini gerçekleştirenlere yargı yolu, geçtiğimiz yıl aynı gün referandumla açılmıştı. Referandumla, darbecilerin yargılanmasını engelleyen geçici 15’inci madde kaldırılmış ve darbe mağdurları, Türkiye genelinde Kenan Evren başta olmak üzere darbe sürecine katılanlar hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Suç duyuruluranın ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 12 Eylül 1980 askeri darbesi hakkında soruşturma başlatıldı. Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı vekili Hüseyin Görüşen ve Savcı Kemal Çetin, soruşturma kapsamında Kenan Evren ve hayatta kalan tek MGK Üyesi olan Tahsin Şahinkaya’nın ifadesini, darbeden tam 21 yıl sonra aldı.

Bürokratlar sorgulandı

Alınan bilgiye göre, savcılık o dönemde darbeye zemin hazırlayan birçok bürokratı, askeri ve yöneticiyi de mercek altına aldı. Şüpheli görülenlerin ifadesi alındı. Savcılığa ifade veren kolluk güçlerinin, darbeyi ve sonrasında cezaevinde yapılan işkenceleri ’emir komuta zinciri’ne bağladıkları öğrenildi. Evren ve Şahinkaya dışında ifade veren kişilerin kimlikleri ise, hedef haline getirmemek için açıklanmadı. İfadelerin alınmasının tamamlandığı belirtilirken, soruşturmada sona gelindiği öğrenildi.

İddianame hazırlanacak

1980 yılındaki askeri darbeyle ilgili zaman aşımı yaşandığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verilebileceği tartışmaları yaşanırken, soruşturmayı yürüten savcılığın konuyla ilgili iddianame hazırlayacağı öğrenildi. Savcılığın çalışmalarını Ekim ayının ortasında tamamlayacağı ve hazırlanacak iddianamede Kenan Evren’in de sanık olacağı öne sürüldü. Darbeciler hakkında ‘Anayasayı silah gücü ile ihlal etmek’, ‘darbe yapmak’ suçlamaları yöneltilecek.

 

Darbezede askerler artık AKP mağduru

Haberi Paylaş |

17:05 28 Ağustos 2011

 

Seçim ve referandum sürecinde 12 Eylül’ün açtığı yaraları dilinden düşürmeyen AKP’nin darbe mağduru askerler için çıkardığını iddia ettiği yasa, muhataplarını memnun etmiyor. Tıpkı Ankara Özel Yetkili Başsavcılık da görülen 12 Eylül Darbesi yargılaması gibi, bu yasa da daha şimdiden ‘göstermelik ve başka amaca yönelik olduğu’ yönünde eleştiriliyor.
Mart 2011’de TBMM’de kabul edilen 6191 sayılı yasa ile 12 Mart 1971’den bu yana haklarında yargı kararı olmadan Ordu’dan atılan askerlerin özlük hakları iade edilecek, mağduriyetleri giderilecekti ancak uygulamanın hiç de böyle olmadığını, 21 Ağustos’ta Ankara İnsan Hakları Anıtı’nda bir basın açıklaması ile kamuoyuna duyuran A.D.A.M. (Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri) Platformunun moderatörü Em. J. Tğm. Mustafa Demirkanlı ile konuştuk.
Demirkanlı, yasanın yakın yıllarda YAŞ kararlarıyla atılan askerler için yeterli olmayacak oranda iyileştirme içermekle beraber, askeri okuldan disiplin bahanesiyle kovulanlar ve ‘yasadışı görüş’ gerekçesiyle ordudan uzaklaştıranlar için bir çözüm üretmediğini söylerken, teşhisi koyuyor: AKP, sıkıyönetim mahkemeleri’nin de gerisine düştü.
‘YASADIŞI GÖRÜŞ’LÜLER HÂLÂ MAĞDUR
» Siz 12 Eylül Darbesi ile ordudan atıldınız, kaç kişiydi o dönemde atılanlar?
Tabii bu süreç 12 Eylül’le başlamıyor, 12 Mart’ta da yargı kararı olmadan atılan askerler var. Kategorize ederek aktarmaya çalışayım. 12 Mart döneminde 600 civarında askerin ilişkisi kesildi. 12 Eylül Faşist Darbe sürecinde ise haklarında hiçbir mahkûmiyet kararı olmayan 153 teğmen, 216 üsteğmen, 26 yüzbaşı ve 2 yarbay, toplam 397 subay, 176 astsubay ve 447 askerî öğrenci “yasadışı görüş” iddiasıyla ordudan çıkartıldı. İşkenceli sorgulardan geçirilen askerlerden yalnızca 5’i hakkında mahkûmiyet kararı verildi.

» Diğerleri hakkında hiçbir mahkumiyet kararı yok mu?
5 kişinin dışında hiç kimse hakkında yargı kararı yok. Zaten 6191 sayılı yasa da bu nedenle çıkartıldı, Başbakan, 12 Eylül referandumunda 12 Eylül 1980 darbesinin açtığı yaraların sarılacağını ileri sürüyordu. Bu anlayışla 6191 sayılı yasa çıkartıldı ancak yasa genel kurula indiğinde sadece YAŞ kararıyla atılanları kapsıyordu.

» Diğer darbe mağdurları yasada yok muydu?
Hayır yoktu. Meclis’te 4 gün süren tartışmalar, kesilen, yeniden başlayan görüşmelerin sonunda kerhen eklendi, kerhen diyorum çünkü o kadar anlamsız gerekçeler ileri sürüldü ki… Toplam mağdur edilenlerin kaç kişi olduğu bilinemediği için, şimdi eklenememiş ama sonra ilk işleri 12 Mart, 12 Eylül süreçlerindekiler için de ayrı bir yasa çıkartacaklarmış. İnandırıcı değildi. Amaç sadece YAŞ kararıyla atılanlar için bir yasa çıkartmaktı, sonuçta da uygulamada o oldu zaten. Bu uygulamadan YAŞ kararıyla atılanların da memnun olmadığını, kendilerinin de içine sinmediğini ASDER Onursal Başkanı Em. Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi de defalarca ifade etti.
» 6191 sayılı yasada nelerle karşılaşıldı? Sonuçları tam olarak nedir?
Yine kategorize ederek aktarmaya çalışayım. Önce YAŞ kararıyla atılanların kabul yazıları büyük bir hızla verildi. Şu anda o insanlara özlük hakları ve itibarları iade edilmiş durumda. İkinci adım olarak öğrenciyken atılanlara hızla “RET” yanıtları verildi, gerekçeleri yasa kapsamı dışındasınız oldu. İçimizde mağduriyeti en ağır yaşayanlar bu arkadaşlardır. Biz, yani mezun olanlar, bir biçimde tek başımıza da kalsak yaşama tutunduk, sorumluluk sadece kendi omuzlarımızdaydı. Bu arkadaşlar ailelerine karşı da sorumluydular çünkü hepsinden bir de yüklü miktarda tazminat aldılar. Çoğu yoksul ailelerin çocuklarıydı, yıkılan, dağılan ocaklar, kavgalı insanlar, kasabasını, köyünü terk edip ayakkabı boyacılığı, garsonluk vb işler yaparak hayata tutunmaya çalışan yüzlerce genç insan kaldı geriye.
İkinci kategori olarak yine aynı hızla 12 Mart’ta ihraç edilenlere, sizin yargıya başvurma hakkınız vardı deyip reddettiler. Düşünsenize askeri yönetimde atılacaklar ve askeri mahkemelere başvurup haklarını arayacaklar, mümkün mü? Yasanın amacına ne kadar uyuyor bu uygulama, kaldı ki askeri mahkemeden göreve iade kararı alan bir kişi varmış içlerinde ama onun kararını da Genelkurmay değiştirtmiş, yani kararı verilen, tebliğ edilen kararı değiştirtmişler. Hangi haktan bahsediliyor anlamak mümkün değil.
Bir diğer ara kategori daha oluştu ki bu tam trajikomik bir durum. 12 Eylül sürecinde atılanların büyük çoğunluğu 3’lü kararnameyle atıldı, 82 Anayasa’sından sonra YAŞ oluşunca atılmakta sona kalanlar YAŞ kararıyla atılmak durumunda kaldı. 1996 ile 2003 arasında YAŞ kararıyla atılanlara hızla kabul kararı veren Milli Savunma Bakanı burada da akıl almaz uygulamalarda bulundu. Sol görüşlü olduğu iddiasıyla atılan 13 askere kabul denirken aynı gerekçelerle, hatta uydurulan davalarda bile aynı dava içinde, aynı süreci yaşayan 14 kişiye RET kararı verildi. Sanırım 13 arkadaşımıza da göstermelik kabuller verildi ki, “bakın bizim kabul dediklerimiz de var” denilebilinsin diye…
“BUNUN HESABINI AİHM’E VEREMEZLER”
» Ret kararlarının gerekçesi neydi?
Kısaca hukukun katli denebilir. “Hakkınızda tesis edilen işlemin dayanağı fiillerin vasıf ve mahiyeti dikkate alınarak reddine…” İnanmak çok zor, gösterdiğim her hukukçunun ağzı açık kaldı, ancak MSB’ı Sayın İsmet Yılmaz, bu kararlarla darbe döneminin Sıkıyönetim Mahkemeleri’nin bile gerisine düştüklerinin farkında mı acaba? Düşünebiliyor musunuz? Bir insana, işkenceler sonucu çeşitli suçlar yüklüyorsunuz, sonra atıyorsunuz, o kişi Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yargılanıyor, beraat ediyor ya da kovuşturmaya yer yok kararı veriliyor ve 2011 yılında MSB’ı verdiği kararda “Hakkınızda tesis edilen işlemin dayanağı fiillerin vasıf ve mahiyeti” diyebiliyor. Sayın Bakan bu insanların 30 yıl önce beraat ettiğini hem de sıkıyönetim mahkemelerinde beraat ettiğini bilmiyor mu? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde nasıl savunacaklar bu kararlarını çok merak ediyorum.
BU 12 EYLÜL’DE DE 3. VURGUN
Size çok kısa bir örnek anlatayım. İlk Güneydoğu Gazisi J. Ütğm Ahmet Şener’in vurulmasından sonra ilk sınır ötesi harekat yapıldı. Ahmet, Ankara’da uzun süre hastanede yattı, üst rütbeli subaylar art arda ziyaretine geldi, hava değişimindeyken gözaltına alındı, sonra da YAŞ kararıyla atıldı, savcı kovuşturmaya yer yok kararı verdi. Ahmet’e gazi maaşı bile bağlamadılar. Döndüler, 2011 yılında Ahmet’i bir kere daha vurdular.

» Peki, 12 Eylül döneminde 3’lü kararnameyle atılanların durumu ne oldu?
Şu ana kadar herhangi bir yanıt verilmedi, 22 Eylül’e kadar yanıtlamaları gerekiyor, benim beklentim 12 Eylül’de topluca ret vereceklerdir. Bir 12 Eylül’de kıydılar, bir başka 12 Eylül’de ayrımcılık yaparak bir daha kıydılar, bu 12 Eylül’de de bir yumruk daha atmalarına hiç şaşmam.

 

 

Leave a comment